Geçen ayki sayfa görüntüleme sayısı

12 Şubat 2011 Cumartesi

Delicatessen ve iletişim dersleri vol.I


İletişim dersi alınmasını sağlayan fotoğraf:)


Bugün Nişantaşı'nda Sevgililer Günü vitrinlerini görmek için oradan oraya dolaştık. City's de çok keyifli bir standta hem durduk, sohbet ettik hem de şahane Vinis şaraplarını tatma fırsatımız oldu. Vinis rose şarabı ve  kurutulmuş dutla birleşince süper bir ikili oldular :) Şarapların bağı bahçesi hakkında da konuştuktan sonra bir şeyler yemek, içmek için Delicatessen'e gittik. Çok ilginç bir iletişim dersi aldık:) Ezgi fotoğraf çekti, ama alt kattaydık ve kimse yoktu. Bir bayan bize sert bir şekilde yaklaşarak fotoğraf çekmek için izin aldınız mı, dedi. Bu konuda haklı olabilirdi ama düşündüğümüzde çağımızda telefonlarla zaten istediğimiz yerin fotoğrafını çaktırmadan çekebilirdik. Neyse Ezgi'de hayır pardon izin almadık kusura bakmayın dedi. Bayan yine sert ve azarlar bir biçimde bu bir iletişimdir, fotoğraf çekmek yasak değil, çekebilirsiniz ama yine de gelip sormanız gerekiyor, dedi ve gitti. İletişim gerekiyorsa hizmet alınan bir yer olan mekanlarda müşteri ile iletişim böyle mi sağlanır? Sayesinde ilkokul yıllarıma döndüm. Gereksiz bir tavır sergileyen bayana burdan Ali Saydam'ın Eş ve Müşteri Yönetimi kitabını önerebilirim. Çünkü her iki ilişki de ince bir çizgidedir ve bittiğinde dönmesi gerçekten çok zordur.

 
Lezzetli Vinis Şarapları @City's
City's Galeri





 

11 Şubat 2011 Cuma

Asmalımescit'te Nefis Tapaslar TORRO TAPAS LOUNGE'ta



Asmalımescit'in bilindik mekanlarının dışında, kendi tarzını yaratmış bir tapasçı Torro Tapas Lounge. İş çıkışı yemeğe gidebileceğiniz ve ilerleyen saatlerde de içkinizi yudumlayacağınız mekanlardan biri. Çalışanların sıcak ilgisi daha kapıdan adımınızı attığınızda dikkatinizi çekiyor. Özellikle Baby Kalamar Izgarası ve Paellası harika. Kkteyl olarak da tabii ki sangria. Haftasonları yer bulmakta güçlük çekeceğiniz mekana gitmeden önce rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim.

10 Şubat 2011 Perşembe

Özlem Süer Gerilla Mağazacılık Projesi Vol.II 1- 20 Şubat 2010


Özlem Süer, Kanyon'da açtığı mağazasında lezzetli alışveriş konseptini başlattı. Virgin Radyo'nun yer aldığı etkinlikte hem sohbet edip hem atıştırıp hem de kıyafetleri inceleyebilirsiniz. Özlem Süer'in basın danışmanı Ayşe Hanım ile sohbet etme imkanımız oldu. Projenin amacının masa başında eski zamanlarda olduğu gibi gelen misafirlerin birbirleri ile sohbet etmesi ve tasarımların herkese ulaşmasını sağlamak olduğunu belirtti. Gerçekten de öyle bir etkinlikti. Herkesin birbiriyle sohbet ettiği, lezzetli atıştırmalıkların olduğu hoş bir projeydi. Devamını bekliyoruz:)

TASARIM TUTKUNLARINA ÖZEL HEDİYELİK ÜRÜNLER IKSV MAĞAZA'DA

14 Şubat için sevgililerine hem farklı bir hediye vermek hem de kültür ve sanata destek olmak isteyenler İKSV Tasarım Mağazası’nda bir araya gelecek. Tasarım ve sanat tutkunlarının çok özel armağan alternatifleri bulabileceği İKSV Tasarım Mağazası, yenilenen koleksiyonu ve sevgililer gününe özel sürpriz hediye seçenekleriyle, özel bir hediye arayanlar için buluşma noktası olacak.

İKSV Tasarım Mağazası’nda, sevgililer gününden önceki iki hafta sonunda, 5 ve 12 Şubat Cumartesi günleri, 15.00–19.00 saatleri arasında gerçekleşecek özel sevgililer günü kokteyllerine tüm tasarım ve sanat dostları davetli. Sevdiklerine hediye almak isteyen herkes,  sevgililer günü kokteyllerinde, şarap eşliğinde özel indirimli ürünler, 100 TL ve üzeri alışverişlerde sürpriz hediyeler ve taksit imkânlarından faydalanabilecek. Ziyaretçilere, 12 Şubat Cumartesi günü gerçekleştirilecek kokteylde İKSV Tasarım Mağazası’nı Joy FM müzikleri de eşlik edecek.

Tasarım tutkunları, bu iki hafta cumartesi boyunca, İKSV Tasarım Mağazası çatısı altında buluşan tasarımcıların Sevgililer Günü’ne özel koleksiyonlarını inceleme fırsatı bulacak. Toz Design markasının yaratıcısı Leyla Taranto’nun altın ve gümüşü yan yana kullandığı kalp kolyeleri, sevgililere özel mesajların iletilebileceği Oya Akman’ın “Messenger” fincan ve kupası Ela Cindoruk ve Nazan Pak’ın kalpli kolye ve dilek künyeleri, Asanni’nin el yapımı cam kalpleri, Aida Pekin’in kırmızı pirinç takıları, 14 Şubat’ı özgün bir armağanla kutlamak isteyen sevgililer için birbirinden ilgi çekici hediyelik ürünlerden sadece birkaçı…

Türkiye’de MoMA Design Store ürünlerinin ilk defa satışa sunulduğu İKSV Tasarım Mağazası, aynı zamanda Dali, Picasso gibi dünyaca ünlü ressamların müze mağazalarından oluşturulan seçki ile Andy Warhol ve Karim Rashid gibi tasarımcıların özgün ürünlerine de ev sahipliği yapıyor.

Hafta içi ve cumartesi günleri 11.00–21.00, Pazar günleri ise 12.00–18.00 saatleri arasında açık olan İKSV Tasarım Mağazası’nda, fiyatları 6 TL ile 4000 TL arasında değişen birbirinden özel ürünler sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.






Hava Kararmadan... Before Dusk...


50. Venedik Bienali'nde Türkiye’yi temsil eden ve 1990'lı yılların başından bu yana İstanbul güncel sanat ortamının yanı sıra Berlin, Hamburg ve Londra gibi sanat metropollerinde katıldığı sergilerle adından söz ettiren Gül Ilgaz’ın ikinci kişisel sergisi 10 Mart - 09 Nisan arasında Daire Galeri'de izleyici ile buluşuyor.
Sanatçı, “Hava Kararmadan…” başlıklı sergisinde çoğunlukla gece çekilmiş fotoğraf ve video çalışmaları ile karşımıza çıkıyor. “Hava Kararmadan…” çoğumuzun çocukluğuna ait ortak bilinçaltımızdan seslenen bir deyiştir. Karanlık; bakışın ve görüşün kısıtlandığı bir konum olarak hepimize ait tedirgin edici bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Sanatçı bizi endişeye sevk eden bir bekleyişi sakin bir şekilde sunarken bir yandan da bu durum içinde dahi dengeyi bulma çabamızın altını çiziyor. Durumun karanlığı ile kendi karanlık taraflarımız arasında gidiş gelişler yaratarak izleyiciyi de sorgulamanın içine çekiyor. Kişisel karanlığımızla baş başa kaldığımızda hissettiğimiz gerçeklik duygusundan, bir sanatçının karanlık algılamasındaki ışığı da gözler önüne seren bu sergide mekan kullanımının sergiye katkısını izleyeceksiniz.
“Hava Kararmadan...” , 10 Mart - 9 Nisan 2011 tarihlerinde Salı - Cumartesi 11.00 - 19.00 arası DAİRE Tophane'de izlenebilir.

Açılış: 10 Mart Perşembe - 18.00
Yer: DAİRE Tophane
Sergi: “Hava Kararmadan...”
Tarih: 10 Mart Mar- 9 Nisan Apr 2011
Adres: Boğazkesen Cad No:65D Tophane 34433 Beyoğlu İstanbul
 

9 Şubat 2011 Çarşamba

Moda Olan Erkek Modeli

Adı moda olunca iyi kalpli, sevilen, beğenilen anlaşılmasın. Yani hani belden yüksek pantolanlar vardır, senin popon zaten büyüktür onu giyersin iyice genişlersin.Bir de pantolonun rengi moda olduğu için bejdir. Sende  iyice kısalırsın ve genişlersin ya onun gibi bir durum. Moda diye sana olucak mı sandın yani. Olmaz o vücut sendeyken, imkansız. Bu moda erkekler zaten sana hiç olmaz. Peki neden modadır bu hep konuşulan istenilmeyen erkekler? Kendi içlerinde yaptıkları saçmalıkları, kabul görür gerçekler olarak alırlar ama öyle değildir. Şöyle ki bu çocuk önce sosyal alemde seni bulur, sen eve gitmeden o seni Facebook, Twitter ne varsa harkete geçer. Bir süre sessiz kalır, bir şeklide tekrar görüşmeler, ortak arkadaşlar...Bu arada ilgisini düşürmemek için her akşam aranırsın, en azından günde bir kez konuşulur. Arar sorar, yine arar, görüşmek ister, başka süprizler...Sana telefonda erkek arkdaşın gibi davranmaktan da hiç çekinmez..Sen aramayınca neden aramıyorsun beni diyebilir...Hıım bu arada sinemaya gidersiniz..Yolda eline koluna tutunur, yüreyemiyorsun istersen koluma gir der...Yürüyen merdivenlerde sana sarılmadan duramaz. Acaba senin gibi onun hayatında kaç tane senden vardır. Sen yeri gelir karşıda saatlerce beklersin. Geleceğim, iş yemeği hayatım der, ama yoktur, yani doğal olarak gelemez.Nasıl gelsin modadır bu çocuk.Ertesi gün tesadüfen arabada gelen telefonla öğrenirsin ki akşam Ayşe'ler baskın yapmıştır bu moda çocuğumuza. Ee o da bu fashion night'ı bırakıp gelemez nasıl gelsin...Sonra zaten ara ara yine görüşürsün, suçu Ayşeler de ararsın ama..Ah be kızım ne alakası var, istese gelmez mi? Ayşelere sözüm var demez mi, yolda yürürken arka sokaklarda elinden tutuğu gibi onların da yanına çıkarmaz mı?Bu iyi niyetli tavırlarla ancak o caddenin kenarında oturup beklersin, aç gözünü. Moda olduğunu sanan erkek modeli bu. Yeni sezonlarda ne yapacak, otur sahnenin kenarından izle. Gözünü ışıklar alınca hafif bir karaltı olur ya, o karaltı da biraz sarsıldığında sen bak ona dışardan.Yanında değil karşısında ol  ki gerçekliğini, yanlızlığını gör. Hani o kadar mankenin içinde tasarımcı aceleyle çıkar sonra koşarak backstage'e kaçar ya.İşte aslında öyle bir durumda olduğunu gör ki, üzülme. Kalabalık çok, arayan çok,parıltı, popülersin, çirkinsin ama konuşkan sevecen tavrın var ama sonra ne olacaksın, bu kırık kalpler sana geri dönmez mi,üzülmez misin, aklına gelmez mi,gelir gelir de çok geç gelir, seni izlemeye gelen konuklara bakarsın ama yüzleri yok...Bakamayacak durumdasındır zaten gözlerine bu yüzden kaçarsın gidersin..Biraz düşünürsün de anlar mısın?Tııh hiç sanmam...

Gökhan Yıkılkan da kimmiş...

Ankara’dan İstanbul’a yaptığı kilometreleri başarıya dönüştürebilen oyuncu, fotoğrafçı, müzisyen, yapımcı…
Her zaman iki seçeneğim oldu. Bu yüzden hep aradaydım aslında. İki okul, iki bölüm arasında kaldım. Önce Matematik – Fen okudum ardından, gazeteci olmalıyım dedim ve ikinci dönem Türkçe – Matematik sınıfına geçtim. Tam kararlar veremedim. Çünkü seçenekler çok fazla, hepsini olmak istiyorum. Her yere gitmek istiyorum. Hiç kimse sadece bir seçenekte takılı kalmamalı. Bu yüzden adına hobi denilen şeyler var. Aslında bankacıdır, ama belki risk alamamıştır, belki şartlar onu fotoğraftan uzaklaştırmıştır. Ama hayatına fotoğraf çekmeyi ekleyebilmiştir.  Bu tarz seçenekler,  arada kalmalar heyecanlıdır ama bir de iki kültür arasında kalmak var. Bu biraz daha nereden baktığımıza bağlı olarak üzebilir, biraz daha güçlü hale de getirebilir. Biraz komedi biraz gerçek arasında kalan birisi var. Yakında TV’de izleyeceğimiz, hepimizin aşina olduğu bir sima. O da iki rezidans arasında kalmış. Aslında artık İstanbul’un her yerinde karşımıza çıkan rezidanslar arasında kalan küçük gecekondular. Artık beraber yaşamaya alışan bu iki farklı yapılar, farklı kültürleri ve farklı hayatları konu alan dizinin Bayram’ı ile röportaj yaptım. Bu hafta sonunu yoğunluğuna rağmen bana ayıran Gökhan Yıkılkan’a çok teşekkür etmek istiyorum öncelikle. Belki isim size ilk başta yabancı geldi ama Bi Zahmet’te para dağıtan ve zaman zaman sinema filminde zaman zaman da dizilerde karşımıza çıkan Gökhan’la hem Ankara- İstanbul arasında gelişen maceralarından hem de yeni projelerinden tabii birazda insan ilişkilerine bakış açısından bahsettik. Ama dizi başlamadan önce ilik defa yeni dizisinde yaşayacağı evinin bahçesinde çay içtik ki en keyifli olanı da buydu sanırım.
Merhaba Gökhan, biz seni “Bi Zahmet” ile tanıdık, biraz kendinden bahseder misin?
Merhaba,  Ankara’da doğdum, liseye kadar da Ankara’da yaşadım. Üniversite için İstanbul’a geldim. Aynı anda üç üniversiteyi kazandım ancak burslu olarak Yeditepe Üniversitesi’ne başladım. Ankara’dayken de Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oyuncuydum.  Yani oyunculuk hep hayatımdaydı.
Bi Zahmet ile daha çok tanınıyorsun ve uzun süre gündem de kaldın, hala da yoldaki insanlar yanına gelirken “Bize de bir şeyler yaptırsanız da para kazansak” diye gelip sohbet ediyorlar. Çok keyifli olmalı, sizinle sohbet etmeleri ve şu an yayında değil ama ne zaman başlayacak diye soruyorlar. Bu yaptığınız işlerin ne kadar çok ses getirdiği ve sevildiğini gösteriyor. Bu projeye nasıl başladınız?
Sokaktaki insanın yaklaşımı çok pozitif ve bu beni mutlu ediyor. Çok beğenilen bir projeydi. Okulun bittiği gün çekimlere gittim. Alper Mescin’in projesi, beraber geliştirdik. Okuldayken yaptığım şey, proje üretip demo çekmekti. Ancak o dönemler herhangi bir proje yapmadığım için kanallara kabul ettirmek çok zordu. Bir Zahmet’te öyle olmadı. Başladığı günden itibaren büyük ilgi topladı ve TRT’te sürekli olarak gün birincisiydi.
Bazı dergilere çekimler yapıyorsun, fotoğrafa ilgin ne zaman başladı?
 Eski kız arkadaşım sayesinde hobi olarak başladı. Şimdi biraz daha bilinçli ilerliyorum. Bazı dergilerin kapak çekimlerini, moda çekimlerini yapıyorum. Bunun yanı sıra firmalara ürün çekimleri de yapıyorum. Yaparken hem keyif alıyorum hem de her fotoğrafta bir şeyler keşfediyorum, öğreniyorum. Fotoğrafçılığı da tutkuyla yaptığım için bu alanda da bazı hedeflerim var.
Bütün müzik aletlerini çaldığınızı duydum ve çok şaşırdım. Çok iyi bir kulağın olmalı diye düşüyorum?
 Evet, bütün müzik aletlerini çalabiliyorum. Saksafon’dan gitara. Bunun yanı sıra dansla da ilgileniyorum. Aslında iş dışında yapılacak en önemli ilgi alanlarımdan. Boşa geçen zaman, hiçbir şey yapmadan, beni çok rahatsız eder, bu yüzden iş dışında müzikle, dansla ilgileniyorum.
Yeni projeleriniz var, dizi seti beni çok etkiledi, çok hayattan bir manzara aslında. Hayatımızı saran rezidanslar ve etraflarındaki küçük gecekondular. Bir tarafta sıcak insanlar, diğer tarafta konuşmamak için asansörde birbirine arkasını dönen insanlar. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsun, mahalle kültürünün ve komşuluk ilişkilerinin bitmek üzere olduğu ve güven duygusunun tamamen yitirildiği zamanlar da rezidansta yaşayan birisi olarak neler söylersin?
Konuyla ilgili olarak ne kadar uzak olduğumuzu birbirimizden şuradan anlayabiliriz. 1650 kişilik bir sitedeyim ve fırsat buldukça güvenlikteki arkadaşlarla sohbet ederim. Bana söylediklerine inanamadım. 1650 kişiden sadece 5 ya da 6 kişinin bu şekilde sohbet edip, hal hatır sorduğundan bahsettiler. İnsanlar birbirinden bu derece kaçtıkça, güvensizleştiler ve bu sebeple hızla çoğalan bol güvenlikli rezidanslarda buldular çareyi. Ben Ankara’da biraz daha güvenli ve mahalle kültürüyle büyüdüm. Mümkün olduğunca burada da bu güveni yıkmak istemiyorum. Batıdan alınan bu sistem gitgide mahalle ruhunu yok ediyor.  Benim içinse nerede yaşadığımda.
Şehir ister istemez iş stresi, trafik gibi sebeplerle telaşlı ve insanları birbirinden biraz daha uzaklaştırıyor ve güvensizleştiriyor. Senin insan ilişkilerin nasıl, yani TV’deki gibi insanlara yaklaşımın, olduğun gibi ve güvenerek midir?
İster arkadaşlık ister özel ilişkilerim olsun hep bir şeye başlarken %100 güvenle başlarım. Güvensizlikle başlayan ilişki sağlam ilerleyemez. Kötü de bitecek olsa her ilişki sana bir şey öğretir. İlişkilerde bence eksik olan tutku. Tutku olmadan ne iş yapılır ne de ilişki yaşanır. Beklentiler yüksek olmamalı. Ben gerçeğin peşindeyim. Zamanla oluşur sevgi. İki günde “seni seviyorum”lar beni uzaklaştırır. Zaten işin içinde tutku varsa söze gerek yoktur. Ki aslında bazen sevgi sessizlikte gizlidir.